Babalar ve yeni doğan bebekleri 

Doğum ve yeni doğan bir bebeğin aileye gelişi, her ailenin tatması gereken muazzam bir duygudur. Genellikle hepimiz bu güzel ortamda, bebeğin genel bakımı ile ilgili annelere düşen görev ve sorumlulukları biliyoruz.

Peki ya babalar?  Onlar baba olmaya, annelerimiz kadar hazırlar mı?

Baba kavramı

Toplumsal değerler baba kavramını avcı toplumlardan itibaren çalışıp evine ekmek getiren, ailesinin geçimini sağlayan birey olarak tanımlar. Günümüzde ise kadınların da çalışması ile birlikte hayat, annenin ve babanın da sorumluluklarını artırmaktadır. Dolaylısı ile babalar yalnızca evin geçimini sağlayan kişi rolünden çıkmış ve bebekleriyle aktif olarak ilgilenen, onların beslenmesini, alt değişimini, temizliğini, uyku düzenini sağlayan ve bundan keyif alan bir role bürünmüşlerdir.

Evin neşe kaynağı, problem olmasın !

Yeni bir bebeğin doğuşu, her zaman eve neşe getirdiği gibi, bazen birtakım problemleri de beraberinde getirir. Bu problemlerin  ilk günlerde belkide en önemlisi bebeğin bakım ve giderlerinin eklenmesiyle ev ekonomisindeki dengesizliklerdir. Toplum olarak belirlenmiş görevlerin baskısı altında genellikle babalar kendilerini çıkmaza girmiş gibi  hissedebilirler.

Çocuğun gelişiminde babaların değişen rolleri

Babalar eski otoriter olma durumlarından uzaklaştıkça, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişiminde anne kadar etkin rol oynamaya başlamışlardır. Fakat her şeye rağmen bir baba, yenidoğan bebeği ile anne kadar hızlı bir bağ kuramayabilir. Bu durum, babanın bebeğe yakınlık duymadığı anlamına gelmez, sadece duygularını anne kadar hızlı bir şekilde bebeğe aktaramamasından kaynaklanır. Öncelikle bebek ile konuşmak, duygusal aktarımın hızla gelişmesine daha sonrasında ise bebeğin bakımını ve diğer görevleri anne ile birlikte yapmak hem sorumluluğu paylaşmaya hemde bebeği ile bağını güçlendirmeye  yardımcı olacaktır.

Bebekler ufak yaşlardan itibaren ten temasından hoşlanırlar. Özellikle de anne babalarının onlara dokunmasından, kalp atışlarını duyacak kadar yakın tutmasından ve sarılmasından hoşlanırlar. Anneler emzirerek bebeğin bu ihtiyacını çoğunlukla yerine getirir. Ancak  bebek babasının kalp atışlarını da duyarak güven bağını kuracak ve bundan sonraki yıllarında da güvensizlik hissi yaşamayacaktır. Bu nedenle sarılmak çok önemlidir.

Bilimsel araştırmalar, babaların daha aktif olarak ilgilendiği bebeklerin, daha sağlıklı bir ruh haline sahip olup, güven duygusunu daha erken kurduklarını ve birer birey olma yolunda babaları ile yaşadıkları yakın ve sağlıklı ilişkiler ile sağlam adımlar attıklarını göstermektedir .

Bebekler, hissederler!

Bebeğiniz, aile ortamındaki mutluluk ve stres gibi duygu durumlarını çok kolaylıkla hisseder. Ailede stresi ve gerilimi hisseden bebekler huzursuzlanabilir, kolik ağrıları artabilir ve sürekli ağlayarak aslında sevgi isteklerini belli ederler. Bu sebeple doğum sonrasında lohusalık depresyonu yaşama ihtimaline karşı eşinize, annelerimize olabildiğince anlayışlı ve yardımsever olarak, desteğinizi esirgemeyerek hem anneyi hemde bebeği duygusal stresten koruyabilirsiniz.

Bir bebeğin dünyaya gelişi mutluluktan endişeye pek çok değişik duyguyu da beraberinde getirir. Ancak emin olabilirsiniz ki, bebeğiniz biraz büyüyüp sizinle gülücükleri eşliğinde iletişime geçtiğinde, ilk 'babba' dediğinde, elinizden tutarak ilk adımlarını attığında, babalar gününde elinde hediyesiyle birlikte karşınızda durduğunda, bu duygunun yaşadığınız her zorluğa değdiğini hissedecek, koskocaman sarılmanın ve aile olmanın keyfine varacaksınız.

Tüm ailelerin bütünlüğünün sevgiyle korunduğu, kalpten sarılmalarının eksik olmadığı, dağ gibi güçlü babalarımızın hayatımızda her zaman sağlıkla yer  aldığı güzel günler dilerim.

DR. SABAHAT KARAKAŞLILAR