Bizi neler bekliyor?

Geçirdiğimiz son 2 haftayı tanımlamak mümkün mü?

Son 2 haftada yaşadığımız acının tarifi mümkün mü?

Yaşadığımız acı ve korku dolu günleri unutarak yaşamlarımıza dönmek mümkün mü?

Son birkaç yıldır yaşadığımız zorlu geçen zamanlarda öğrendiğimiz, hayatımıza giren ve bizimle yaşamaya başlayan bir durum, bir kavram var; ‘Belirsizlik’.

Belirsizlik bir sis gibidir.

Eski tecrübeler, olumsuz duygu ve düşünceler sisi arttırır ve yol kaybolur. Belirsizlikler içinde savrulup, kaybolmamak için dikkat etmemiz gereken en önemli değerlerimiz vakit, enerji ve nakit üzerindeki ekonomimizdir.

Ekonomi, Türk Dil Kurumu’na göre, ‘Bir insan topluluğunun ya da ülkenin, yaşayabilmek için üretme ve bunları bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerden doğan ilişkilerinin tümü’ demektir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılamadaki her türlü faaliyetidir.

Tüm birimlerimizi öyle iktisatlı kullanmalıyız ki, bizi asıl ayakta tutması gereken duygularımız kendine akış alanı bulsun. Duygularımızı fark etmek ve dile getirmek, belirsizlik gibi durumlarda insan olma sistemimizi dengeleyen çok önemli etmenlerdir.

Duygumuzu paylaşmak özellikle kriz zamanlarında çok önemlidir. Ailelerimiz, arkadaşlarımız, çalışma arkadaşlarımız en önemli paydaşlarımızdır. Birlikte aynı duygularda olabilmek, insan olma duygusunu bizlere yaşatır. İnsanın stresle baş etmesi için duygusunu fark edip bu duygusuna isim koyması iyi gelecektir.

Travma Latince ‘Yara’ demektir. Her yaranın belli özellikleri vardır. Görünen, görünmeyen yaraların, yeri, derinliği ve büyüklüğü de çok önemlidir.

Psikolojimizi etkileyen travmalar, yani yaralar görünmezler. Hatta yaş ilerledikçe daha çok saklanır hale gelebilirler. Bir yara ne kadar derindeyse, yüzeye gelerek iyileşmesi o kadar zor olur ve zaman alır. Hele ki bu yara çocukluk döneminde oluştu ise, biraz daha zorlaşır.

Aklımızdaki en önemli soru?

Tüm bu zorluklara rağmen ben ne yapabilirim, nasıl insanlara yardım ederim?

Eğitimler, tecrübeler, konuşmak, duygu paylaşmak ve eyleme geçmek ile yardım edebiliriz.

Duygularımızı paylaşmak önemlidir dedim. Bizler karşımızdaki kişinin görünmeyen yarasının nerede, ne derinlikte ve büyüklükte olduğunu bilemeyiz. İyi niyetle de yaklaşsak, bu yaklaşımımız iyi gelmeyebilir.

Bu durumda en sık ‘Geri Çekilme’, yani ‘Regresyon’ tepkileri görürüz. Regresyon, ruhsal savunma mekanizmalarından biridir. Bedensel olabildiği gibi, düşünce yapısında da regresyon tepkileri görülebilir.

Bedensel olanlar ağlama, baş ağrısı, karın ağrısı, sarılma ihtiyacı, korku ve panik ile gelen kontrolsüz davranışlar, uyku bozuklukları, çocuklarda altını ıslatma gibi tepkilerdir.

Düşünce yapısında da özellikle ‘Suçluluk’ ve ‘Utanç’ duygularına yönelten davranışlara yol açan tepkiler görülür. ‘Ben yanlış yaptım ve bu benim yüzümden meydana geldi.’

İlk olarak travmaya karşı verilen bu tepkilerden bir süre sonra da ‘Agresyon’ yani ‘Öfke Atakları’ görülmeye başlar. Etkilenen kişi, en olmadık zamanlarda patlayıcı duygu geçişleri yaşayabilir.

En uzun soluklu olan travma sorunu ise ‘Post Travmatik Stres Bozukluğu’ denilen, etkilenen bireyin hatıralarında olayın yaşanması ile meydana gelen ve rüyalarında, kabuslarında etkilenme, uyku bozuklukları, konuşmama, kapanma gibi tepkiler görülmektedir. Bu durum mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir.

Bizi bekleyen ilerleyen zamanlarda, faydalı olduğunu bildiğimiz karşımızdakini rahatlatmak için yaptığımız davranışlarımızın, karşımızdakine zarar verebileceğini unutmamalıyız.

Özellikle çocuklar…

Olanları adlandırmak ve anlamlandırmak, çocuğun henüz kazanamadıkları yetileri ve davranış özellikleridir. Bu nedenle çocukların duygularını anlatmalarını, paylaşmalarını bekleyemeyiz. Çocuklarla iletişim ancak onların anlayabileceği dil ile olabilir. Resim çizmek, boyamalar yapmak, oyun oynamak çocuğun içsel dilidir.

Unutmamalıyız ki, hepimizin en ihtiyaç duyduğu duygu, ‘Güven Duygusu’dur. Çocuklarımızın bu duyguya çok daha fazla ihtiyacı vardır. Güven duygusu karşılanmayan çocuğun bütünsel sağlığı zedelenmiş olacaktır.

Sağlıklı günler dilerim.

Dr. Sabahat Karakaşlılar